Yüce Allah bize gönderdiği Kutsal Kitap da oku diyor…

Peki biz okuyan bir toplum muyuz?

Hayatımız da birçoğumuz okuyarak öğrenmekten ziyade kulaktan duyma bilgiler ve yarım yamalak konularla yetiniyoruz…

Aslında bu toplumun hatası değil, hastalanmış fikirlerin hatasıdır.

Geçmişten koparılışın ürünü... Köprülerin yıkılışı, fikir dünyalarının boşaltılması gibi bir den fazla etken var…

Bazı şahıslar hakîm, doktor, öğretmen, siyasetçi, fikir adamı, vs. olmuş fakat zihin dünyaları, mefkûreleri hasta…

Peki buradan sağlam işler çıkar mı? Asla çıkmaz…

Geçmişte gördük şahit olduk bundan 20 yıl evvele bakalım insanların inançlarıyla nasıl alay edildiğini kıyafetleriyle dalga geçildiğini hatırlarsınız…

Demirel’in “burası İran değil, başı kapalı okumak istiyorsanız Arabistan’a gidin” dediğini hepimiz biliriz.

Düşünün üzerinizde inandığınız Dine uygun kıyafet var. Annenin başı kapalı, baba sakallı olduğu için çocuğunun askerlikte yemin törenine alınmıyor…

Başınız kapalı diye okula alınmıyor, birde alay konusu oluyorsunuz… Hatta resmi kurumlarda dahi hiçbir şekilde hizmet göremiyor ve üstüne üstlük karşıt görüşün ideolojik sert tepkilerine maruz kalıyorsunuz.

28 Şubat 1997 de fikirleri zehirlenmiş insanların ülkenin inançlarına sahip çıkanlara yaptıkları zulümleri unutmadık.

Siz bunların demokrasi ve özgürlük naraları attıklarına bakmayın, eğer yeniden iktidar olurlarsa maazallah ülkede ne kadar namaz kılan, başı kapalı kadın kamu personeli varsa tekrar tereddüt etmeden “İrtica-i Faaliyet” diyerek kapının önüne koyarlar…

Geçmişte yaşananları unutma.

"Türban irticai faaliyetlerin şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Başörtüsü yüzyıllar boyunca Anadolu'da bir geleneksel giysidir. Kendimden söylemek istiyorum ben yargılandığım zaman türbanlı bir hakîmin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var."

Bu sözleri söyleyen Kültür Bakanlığı yapmış, CHP’li vekil Fikri Sağlardır.

Bundan rahatsız olmak inançtan, rahatsız olmaktır.

İslâm hassasiyeti olan kim olursa olsun adalette hak ve hukukta asla yanlış yapamaz…

Dikkatinizi çekiyorum “yapmaz” demiyorum “YAPAMAZ”…

Şimdi Fikri Beye ve zihinleri tefessüh etmiş zihniyetlere sormak lazım bu ülke İslâm’ın inanç değerlerine sahip olan evlatlarından ne zarar görmüş…

Samimi olan inançlı insan hakîmde, savcıda, doktorda, poliste hatta siyasetçi de olabilir…

Adaleti ve Nizamı da lâyıkıyla tayin edebilir.

Yeter ki fikirleri zihin dünyaları bozulmasın…

Tıpkı Bir gazetenin kimin sözcülüğünü yapıyorsa artık… Attığı bir fotoğraf karesinde 2020 yılının felaketleri başlıkta yıllardır müze olan 11 Temmuz 2020 de Ayasofya cami olunca batılılar üzülmüş bunu da felaket olarak veren kimin sözcüsü ise manşet atıyor…

Bunlar çok güzel takıyyecilik te yapar her seçimde yaptıkları gibi iyi gizlerler gerçek fikirlerini…

Köprüden geçene kadar ayıya dayı derler sonra iş işten geçer. Allah bunlara fırsat vermesin maazallah…

Cuntacıları meydana çağırır gibi “erken seçim olsaydı menderes döneminde 1960 ihtilali önlenebilirdi” söylemini bu ülkenin bir ferdi bir vatandaşı olarak esefle kınıyorum…

Bu ülkenin ekmeğini yemiş suyunu içmiş eski Paşaya yakıştıramadım bu millet fıtratı gereği askerini sever ama darbe söylemlerini asla sevmez. Çünkü bugüne kadar yapılan darbelerin hangi kirli ellerin yaptırdığını biliyoruz.

İnsanların rahatsızlığının üzerinden toplumun algısı yapanların durumu ne kadar zülldür.

Hükümeti yıpratmak için kolektif bir şekilde aynı yerden emir alınmış ve aynı mesaj tüm ana muhalefet ve muhalefetçikler hatta terör örgütü mensupları da aynı sosyal paylaşımı “kopyala- yapıştır” usulüyle paylaşıyor. Size bunlar ne kadar samimiyet gösteriyor?

Bunun akabinde Boğaziçi Üniversitesinde Sayın Cumhurbaşkanı yetkisine dayanarak bir Rektör ataması yapıyor. Bakın kimler eylemde; ne kadar marjinâl terör örgütü yanlısı var eylemde, halay çekip terörist marşları söylüyorlar.

Okulun çok az öğrencisi rektörü protesto ediyor… Oradan buradan topladıkları ne kadar faşist, terör seviciler varsa tıpkı gezi olaylarında olduğu gibi sokakları karıştırmak istiyorlar. 

Bu tezgâhlar aynı yerden yönetildiği aşikâr. Çünkü kolektif bir şekilde hareket ediliyor maksatları içeriyi karıştırmak, hükümeti yıpratmak, Erdoğan yıkmak, Türkiye’yi de Batıya teslim etmek. Asıl gayeleri bu…

Velhâsılıkelâm siz siz olun zihinleri başkalaşmış köhnemiş skolastik çağların özlemini duyanlara kulak asmayın… Vesselâm…