Hamilelik sürecinde kadınların en sık karşılaştığı sorunlardan biri de uykusuzluk oluyor. Yataş Uyku Kurulu Üyesi, Dr. Dyt. Çağatay Demir, hamilelik döneminde uyku sorunlarının çözümüne dair önerilerini paylaşıyor.

Hamilelik, anne adayları için fiziksel ve duygusal değişimlerin meydana geldiği bir süreç... Bu nedenle birçok anne adayı bu dönemde uyku problemi yaşayabiliyor. Yapılan çalışmalar da anne adaylarının yüzde 80’i bu süreçte uyku problemi yaşadığını gösteriyor. Anne adayında hamileliğin ilk dönemlerinde hormonal değişikliklere bağlı olarak gün içinde uyku hali, konsantrasyon bozukluğu ve sürekli uyuma isteği gelişebileceğini belirten Yataş Uyku Kurulu Üyesi, Dr. Dyt. Çağatay Demir, bu durumun nedenini şöyle açıklıyor: “Bu, kanda yükselen progestron hormonuna bağlı normal bir durumdur. Ayrıca bebeğin anne karnındaki idrar torbasına baskı yapması sonucu gece sık idrara çıkma problemi yaşanabilir. Bu durum da sıklıkla uykunun bölünmesine sebep olur.”

Hafif egzersizler gevşemeye yardımcı olur 

Dr. Dyt. Demir, bu sorunları yaşayan anne adaylarına uyumadan önce ılık bir duş öneriyor. Duşun vücudu gevşeyip rahatlatacağı için sağlıklı bir uykuya hazırladığını belirten Dr. Dyt. Demir, ayrıca akşam yemeklerini hafif tutmak, çok acı veya yağlı olan yiyeceklerden uzak durmak da mide yanmasının önüne geçeceğinden rahat bir uyku deneyimlemeye yardımcı olduğunu anlatıyor. Anne adayının kendisi çok yormadan, karnını üstüne basınç uygulamadan yapacağı birkaç basit egzersiz hareketinin de uykuyu olumlu etkileyeceğini söyleyen Demir, “Çünkü egzersizler, kaslarınızın gevşemesini ve vücudunuzun mutluluk hormonu salgılamasını sağlar. Hamile kadınlar genelde doğum sonrası lohusalık dönemlerinde de uykusuzluk yaşayabiliyor. Eğer bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatmak istiyorsanız, uyurken hem kendiniz hem de bebeğiniz için rahat kıyafetleri, yatakları ve yastıkları tercih etmelisiniz. Hamilelere özel yastıkları yeni doğum yapmış anneler de kullanabilir. Bu yastıklar, bu dönemde özel desteğe ihtiyaç duyan boyun, bel, bacak, sırt ve karın bölgelerini desteklediği için dinlendirici ve kesintisiz bir uyku deneyimi sağlar. Ayrıca bu süreçte sizin ve bebeğinizin uyuduğu ortam da mutlaka karanlık olmalıdır. Uykuya dalmadan önce ise rahatlatıcı müzikler dinleyebilirsiniz. Bütün bu önlemlere rağmen uyku problemleriniz devam ederse bir kadın doğum doktoruna başvurmanızı öneririm” diyor.

Anne adayları nasıl beslenmeli?

Hamilelik döneminde ve sonrasında beslenmenin önemine de dikkat çeken Dr. Dyt. Demir, anne adaylarına şunları öneriyor: “Gebelik öncesi ve gebelik dönemindeki beslenme şekli ile bebeğin doğum ağırlığı, beyin gelişimi ve sağlığı arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Anne adayları her gün en az 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt; arıca normal zamanda yediklerine ek olarak bir adet yumurta veya yumurta kadar et, tavuk, balık tüketmelidir. Bu besinler tüketilemiyorsa kurubaklagil yemekleri, mercimekli veya nohutlu çorbaları tercih edebilirler. Azar azar ve sık aralıklarla beslenilmeli, uzun süre aç kalınmamalıdır. Gün içinde zeytinyağı tüketmeye özen gösterilmelidir. Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Böylelikle bebek, guatr hastalığı ve zeka geriliğinden korunmuş olur. Gebelikte anemi (kansızlık) daha sık görülür. Anemiden korunmak için; yumurta, kırmızı et, kuru baklagiller, pekmez ve taze meyve-sebze gibi yiyeceklerin daha fazla tüketilmesine özen gösterilmelidir. Çay ve kahve tüketimi en aza indirilmelidir. Yemeklerden bir saat öncesi ve bir saat sonrasına kadar çay ve kahve içilmemelidir. Lohusalık döneminde sütü ile bebeğin ihtiyacını tamamen karşılayan bir kadın günde ortalama 700-800 mL süt salgılar. Yeterli düzeyde anne sütü üretimi için yeterli miktarda sıvı almaya özen gösterilmelidir. Günde en az 8-12 bardak sıvı alınması yeterlidir. Emziklilik döneminde suyun yanı sıra besin değeri yüksek süt ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir. Soğan, sarımsak, brokoli, kabak, karnabahar, acı baharatlar veya kuru baklagiller, anne sütünün tadını değiştirebilir. Bu durum bazı bebeklerde hu­zursuzluk (gaz oluşturması, emmeyi reddetme gibi) yaratırken, bazıları hiç fark etmeyebilir. Bebeğinizde ciddi birtakım huzursuzluklar gelişirse, bu tür besinler ya daha az sıklıkla tüketilmeli ya da hiç tüketilmemelidir.”